Kurtulmanın anahtarları

Kurtulmanın anahtarları

Şiddetli sıkıntıdan kurtulmak için ne yapmalıyım?!!

 

10 şey ki, Cenab-ı Hakk'ın izniyle yaparsak her türlü musibetten kurtuluruz:

  1.  Samimi tövbe:

قال تعالى: (وَمَآ أَصَٰبَكُم مِّن مُّصِيبَةٖ فَبِمَا كَسَبَتۡ أَيۡدِيكُمۡ وَيَعۡفُواْ عَن كَثِيرٖ) [سُورَةُ الشُّورَىٰ: 30]

{Vemâ esâbekum min musîbetin febimâ kesebet eydîkum ve ya’fû ‘an keśîr(in)}; Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.  Şûrâ Suresi: 30

Günah dışında hiçbir musibet gelmez ve tövbe dışında hiçbir musibet kaldırılmaz.

  1.  Sık sık af dilemek:

قال تعالى: (فَقُلۡتُ ٱسۡتَغۡفِرُواْ رَبَّكُمۡ إِنَّهُۥ كَانَ غَفَّارٗا * يُرۡسِلِ ٱلسَّمَآءَ عَلَيۡكُم مِّدۡرَارٗا * وَيُمۡدِدۡكُم بِأَمۡوَٰلٖ وَبَنِينَ وَيَجۡعَل لَّكُمۡ جَنَّٰتٖ وَيَجۡعَل لَّكُمۡ أَنۡهَٰرٗا) [سُورَةُ نُوحٍ: 10 – 12].

[{Fekultu-staġfirû rabbekum innehu kâne ġaffârâ(n)}; Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır.] * [{Yursili-ssemâe ‘aleykum midrârâ(n)}; (Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin,] * [{Ve yumdidkum bi-emvâlin ve benîne ve yec’al lekum cennâtin ve yec’al lekum enhârâ(n)}; Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.] [Nûh Suresi: 10 – 12].

  1.  Peygamber'e, (sallallahü aleyhi ve sellem), sık sık sala etmek:

Tirmizi: 3631; O et-Tufeyl b. Ubey b. Ka'b’dan, o babası (r.a)’dan şöyle dediğini nakletti:

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecenin dörtte biri geçti mi kalkar ve şöyle derdi: "Ey insanlar! Allah'ı zikredin, ey insanlar Allah'ı zikredin. O sarsıcı geldi. er-Radife arkasından gelecektir. Ölüm nesi varsa her şeyiyle birlikte geldi. Ölüm nesi varsa her şeyiyle birlikte geldi" Ubey b. Ka'b: Ey Allah'ın Rasulü ben sana çokça salavat getiriyorum. Sana salavatımınne kadarını ayırayım, dedi. Allah Rasulü: "Ne kadarını istersen" buyurdu. Dörtte biri (nasıl?) dedi. Allah Rasulü: "İstediğin kadar, eğer daha fazlasını getirirsen o senin için hayırlıdır" buyurdu. Ubey: Yarısı dedi. Allah Rasulü: "Dilediğin kadar ama arttırırsan o senin için hayırlı olur" buyurdu. Ubey: Üçte iki dedi ki: Allah Rasulü: "Dilediğin kadar daha da arttırırsan o daha hayırlıdır" buyurdu. Ubey: Ey Allah'ın Rasulü hepsini senin için tahsis ediyorum deyince, Allah Rasulü: "O takdirde bütün keder ve endişelerin gider ve günahın sana bağışlanır" buyurdu.

  1. Kötüyü iyiyle takip edin :

2115- Ebû Zerr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Nerede olursan ol Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşa, işlediğin bir günahın arkasından hemen bir sevap işle ki onu imha edip yok etsin. İnsanlara güzel ahlakla muamele et.” (Dârimî, Rıkak: 71); Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

  1. Fakirlere, yetimlere, muhtaçlara ve dullara yapılan ihsan. Belki dualarını kazanırız, ve duaları Allah'ın izniyle kabul olur.
  2. İnsanların sıkıntılarını mümkün olduğunca gidermek:

Salime de Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Müslüman müslümânın (dîn) kardeşidir. Müslüman müslümâna zulmetmez, müslümân müslümânı (tehlikede ve musibette) terk de etmez. Her kim müslim kardeşinin hacetinde bulunursa Allah da onun hacetini yerine getirir. Her kim bir müslümândan bir keder (bir darlık) giderip onu ferahlatırsa, Allah da onun kıyâmet gününün kederlerinden bir kederini giderip ferahlatır. Her kim bir müslümânı (dünyâdaki ayıbından) örterse, Allah da onu kıyâmet gününde örter". Hadis sahihtir, Muttefak aleyhtir. Buharî ile Müslim rivâyet etmişlerdir.

  1. Başımıza bir musibet geldiğinde Allah'a şükrederek ve şöyle deriz: Biz Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz:

2165- Ümmü Seleme şöyle dedi: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim: «Başına musibet gelen hiç bir müslüman yoktur ki, Allah'ın emrettiği vecihle: Biz Allah'ınız ve ancak ona dönücüleriz. Allah'ım musibetim hususunda bana ecir ver ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ihsan eyle; desin de Allah ona mutlaka daha hayırlısını İhsan buyurmasın.»

Ümmü Seleme Dedi ki: «Ebû Seleme vefat edince ben; — Müslümanların hangisi Ebû Seleme'den daha hayırlıdır? O ailesi ile birlikte, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hicret eden ilk hânedir, dedim. Bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihsan buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana Hâtîb b. Ebî Beltea'yı dünür yolladı. (Kendisine): — Benim bir kızım var. Hem ben kıskancım, dedim. (Bu sözüme karşılık) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Kızına gelince: Onu annesinden müstağni kılması için Allah'a duâ ederiz. Kıskançlığı gidermesi için de ben Allah'a duâ ederim; buyurmuşlar.» SAHÎH-İ MÜSLİM

  1. Gecenin son saatlerinde ve namazda secde halinde sık sık dua etmek:

7586- Bana Mâlik, ibn Şihâb'.dan; o da Ebû Abdillah el-Egarr'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: "Rabb'imiz Tebâreke ve Taâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünyâ semâsına iner de: Bana kim duâ eder ki, onun duâsına icabet edeyim! Benden kim hacet ister ki, dileğini vereyim! Benden kim mağfiret ister ki, onu mağfiret edeyim! buyurur". Hadis sahihtir, Muttefak aleyhtir. Buharî ile Müslim rivâyet etmişlerdir.

1121- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ve-lîd b. Müslim rivâyet etti. Dedi ki: Evzâî'yi şöyle derken işittim: Bana Velîd b. Hişâm El-Muâytî rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ma'dân b. Ebî Talhate'l-Ya'merî rivâyet etti. Dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) azatlısı Sevbân'a tesadüf ettim de: Bana bir amel haber ver ki, onu yaparsam Allah beni onun sebebiyle cennete koysun; dedim. Yahut Şöyle dedi: Allah ındinde en makbul ameli haber ver! defim. Sev-bân sükût etti. Sonra kendisinden (Ayni şeyi) tekrar istedim, yine sükût etti. Sonra üçüncü defa istedim. Bunun üzerine şunları söyledi: Ben bu meseleyi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordum da: «Allâha çok çok secde etmeye bak: Çünkü; eğer sen Allah için bir secde yaparsan onun sayesinde Allah senin bir dereceni yükseltir; ve onun sayesinde bir günâhını indirir.» buyurdular. Ma'dân: «Sonra Ebû'd-Derda'ya rastladım. Ona da sordum. Bana Sevbân'ın dediği gibi söyledi.» demiş. SAHÎH-İ MÜSLİM

1122- Bize Hakem b. Mûsâ Ebû Salih rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hikil b. Ziyâd rivâyet etti. Dedi ki; Evzâfden dinledim, dedi ki; Bana Yahya b. Ebî Kesir rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ebû Seleme rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Rabîatü'bnü Kâ'b El-Eslemî rivâyet etti. Dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte gecelemekteydim. Kendisine abdest suyunu ve ihtiyacı olan şeyleri getirdim. Bunun üzerine bana: «Dile!» dedi. Ben: — Cennette senin refikin olmayı dilerim… dedim. «Yahut bundan başka bir şeyi…» buyurdular. Ben — Dileğim budur! dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «O halde çok secde etmek suretiyle nefsin için bana yardımcı ol» buyurdular.  SAHÎH-İ MÜSLİM

1111- Bize Hârûn b. Mâ'ruf İle Amr b. Sevvâd rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Abdullah b. Vehb, Amr b. Harîs'den, o da Umâratü'bnü Gaziyye'den, o da Ebû Bekir'in azatlısı Sümey'den naklen rivâyet etti. Sümey, Ebû Salih Zekvân'ı, Ebû Hüreyre'den rivâyet ederken dinlemiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Kulun rabbine eh yakın olduğu hâl secdede bulunduğu hâldir. Binaenaleyh sız (secdede) duayı çok edin!» buyurmuşlar. SAHÎH-İ MÜSLİM

  1.  Allah'a güvenin ve dayanın

قال تعالى: (وَيَرۡزُقۡهُ مِنۡ حَيۡثُ لَا يَحۡتَسِبُۚ وَمَن يَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِ فَهُوَ حَسۡبُهُۥٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ بَٰلِغُ أَمۡرِهِۦۚ قَدۡ جَعَلَ ٱللَّهُ لِكُلِّ شَيۡءٖ قَدۡرٗا) [سُورَةُ الطَّلَاقِ: 3]

[{Ve yerzukhu min hayśu lâ yahtesib(u)(c) vemen yetevekkel ‘ala(A)llâhi fehuve hasbuh(u)(c) inna(A)llâhe bâliġu emrih(i)(c) kad ce’ala(A)llâhu likulli şey-in kadrâ(n)}; 2, 3. İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur] [Talâk Suresi: 3].

وقال تعالى: (وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱلۡحَيِّ ٱلَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِهِۦۚ وَكَفَىٰ بِهِۦ بِذُنُوبِ عِبَادِهِۦ خَبِيرًا) [سُورَةُ الفُرۡقَانِ: 58].

[{Vetevekkel ‘alâ-lhayyi-lleżî lâ yemûtu vesebbih bihamdih(i)(c) vekefâ bihi biżunûbi ‘ibâdihi ḣabîrâ(n)}; Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter.] [Furkân Suresi: 58]

2515- Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: “Siz, Allah’a gerçek biçimde tevekkül edip güvenip dayansaydınız kuşların rızıklandıkları gibi siz de rızıklandırılırdınız. Çünkü o kuşlar sabahleyin aç olarak çıkarlar akşam kursakları dolu olarak dönerler.” [SÜNEN-İ TİRMİZÎ] (İbn Mâce, Zühd: 14)

  1. Allah hakkında iyi zan:

Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah şöyle buyurur: Ben kulumun beni zannı yanındayım (irâdem kulumun beni anlayışına göre ilgilenir). Kulum beni andığı zaman ben muhakkak onunla beraber bulunurum. O beni gönlünde gizlice zikrederse, ben de onu bu suretle nefsimde (yani Zâtımda) zikrederim. Eğer o beni bir cemâat içinde zikrederse, ben de onu bu cemâat ferdlerinden daha hayırlı bir cemiyet içinde anarım. Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim!". Hadis sahihtir, Muttefak aleyhtir. Buharî ile Müslim rivâyet etmişlerdir.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle de gelmiştir: “Mükafatın büyüklüğü belanın büyüklüğüne bağlıdır. Allah bir toplumu severek onları değişik belalarla imtihan eder. Kim razı olursa Allah’ın rızasını kazanır. Kim de kızar kırgınlık gösterirse Allah’ta o kimseye kızar.” Hadis sahihtir (İbn Mâce, Fiten: 23(.

 ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Urve ibnu'z-Zubeyr haber verdi ki, Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha) şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Müslümâna batacak bir dikene varıncaya kadar herhangi bir musibet isabet ederse, Allah muhakkak o musibete karşılık, onun bir günâhını keffâretleyip örter". Hadis hasendir. [SÜNEN-İ TİRMİZÎ].

Bize Zuheyr ibn Muhammed, Muhammed ibn Amr'dan…; O da Atâ ibn Yesâr'dan; O da Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) ile Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Müslümâna, vücûduna batacak bir dikene varıncaya kadar yorgunluk, hastalık, gelecekten kederlenme, geçmişten hüzünlenme, başkalarından gelen eza ve iç sıkıntısı isabet ederse, Allah muhakkak bu musibetleri sebebiyle o müslümânın günâhlarından bir kısmını keffâretleyip örter." Hadis sahihtir, Muttefak aleyhtir. Buharî ile Müslim rivâyet etmişlerdir.